Değerli Dostlar;
Ülkelerin, gerek ulusal bazda sürdürülebilir ekonomik
gelişmeyi sağlamaları, gerekse serbest piyasa ekonomisinde varlıklarını
kanıtlamaları için teknolojik gelişmelerin hızlı değişiminin gerisinde
kalmamaları gerekmektedir. Kapalı ekonomilerin özelliklerinden olan teknoloji
transferi ile üretim yapma, küresel ortamın hızlı değişen koşulları karşısında
zaman içinde transfer edilen teknolojinin eskimesi nedeniyle rekabetin
sürdürülebilirliği açısından yetersiz kalmaktadır.
Teknoloji transferi ile var
olan teknolojileri tüketmek yerine, üretim sürecini yönlendirecek yeni
teknolojilerin olgunlaştırılması gerekmektedir. Ancak yeni teknolojilerin
geliştirilmesini yalnızca üretim sürecinin ihtiyaçları değil, aynı zamanda
tüketicilerin rekabetin sonucu oluşan kalite ve çeşitlilik faktörlerine bağlı
olarak değişen talepleri de şekillendirmektedir. Günümüzde, giderek artan
rekabet ortamında tutunmayı kolaylaştıran ve sürdürülebilir gelişmeyi
sağlayarak toplumsal refahın geliştirilmesinde etkin rol oynayan en önemli araçlar
arasında bilgi ön plana çıkmaktadır.
Küresel ortamda rekabet edebilir duruma
gelmek, bilginin öneminin kavranmasına ve sınırlarının genişletilerek
kullanılmasına bağlıdır. Küreselleşmenin sunduğu çok sayıdaki pazar olanakları
ve bunun kaçınılmaz sonucu olarak artan rekabet, işletmelerin katma değerinde
bilginin ve bilgiye dayalı sermayenin değerini arttırmaktadır. Bu bağlamda,
bilginin değer yaratacak şekilde üretimi ve kullanımı, dünya ölçeğinde daha
fazla talep edilir duruma gelmiştir. Bu nedenle bilgi üreten ve bilginin rekabet içindeki önemini kavramış
işletmeler başarılı sonuçlar elde edeceklerdir.
Küresel rekabet edebilirlik, ekonomik sistemlerin yeni
bilgiyi üretebilme ve kullanabilme yetenekleri ile doğrudan ilişkilidir.
İnovasyon uygulamaları ile daha yüksek düzeyde verimliliğe, daha düşük
maliyetlere, artan kar ve istihdam olanaklarına erişilmektedir. Sürdürülebilir
rekabet avantajının sağlanmasında, maliyet ve kalitenin getirilerinin yanı sıra
yeni pazarlara ulaşılması, daha fazla katma değer yaratılması ve daha fazla
inovasyon yapılabilmesi etkili olmaktadır.
İnovasyon kavramının artan öneminden
hareketle ülkeler, ulusal politika gündemlerinde inovasyonu en üst sıralara
taşımaktadırlar. Dünyada konu ile ilgili farkındalığın arttığı ve rekabet
avantajlarını yitirmek istemeyen ülkelerin hızla adapte olduğu bu süreçte,
ülkeler, inovasyon konusunda eksikliklerini gidermek ve ileriye yönelik adımlar
atmak için yeni yaklaşımlar benimsemektedirler. Ülkeler uyguladıkları inovasyon politikaları ile işletmelerinin küresel rekabet
ortamında güçlerinin arttırılması ve sürdürülmesini sağlamaya çalışmaktadırlar.
İnovasyon yeteneği ile rekabet arasındaki ilişki doğru
orantılı olarak hareket etmektedir. Ülkelerin inovasyon kapasiteleri arttıkça
rekabetçilikleri de artmaktadır. İnovasyon kapasiteleri yüksek olan ABD,
Finlandiya ve İsveç’in yüksek inovasyon yetenekleri beraberinde rekabetçilik
güçlerinin artmasını getirmektedir.
Yorumlar