Yurtdışı kaynaklı bir
krizle karşı karşıyayız. Krizin temel kaynağı ABD’nin tüm dünyaya dağılmış dolar
emisyonunun bir kısmını kendi ülkesine geri çekecek adımlar atmış olması. Bunda
da başarılı olduğundan Türkiye gibi tüm gelişmekte olan ülkeler kendi
paralarının değerini düşürecek ve faizleri artıracak politikalar ürettiler.
Merkez Bankasının 29 Ocak’ta aldığı faiz artırma kararı da bunun bir sonucudur.
Faizlerin artması
finansmanın maliyetinin artması demektir. Her tür maliyet ise üretim maliyetini
artırır. Kısa ve orta vade de enflasyonun da aynı oranlar da artacağını
varsayabiliriz. Enflasyon ile faiz arasında paralel bir ilişki bulunmaktadır.
Faizlerin yükselmesi enflasyonun da yükselmesi anlamına gelecektir. Fiyatların
artışı da maliyet artışı ile neticelenecektir. Hammadde ve diğer tüm
maliyetlerin ürün fiyatlarına yansıması kaçınılmaz bulunmaktadır.
Türkiye yaklaşık on
yıldır tek haneli enflasyon rakamları sayesinde, daha öngörülebilir bir
ekonomik ortamın rahatlığını yaşamaktaydı. Ekonomik çevrenin belirsizliği
nedeniyle maliyetler artık sadece ürünün maliyetlerini kapsamayacak, ayrıca bu
belirsizliğin maliyeti nedeniyle soyut bir şekilde de artacaktır. Örneğin, üç
ay içinde satılmak üzere ayakkabı üreten bir üretici on lira maliyet ile ürünü
üretiyor fakat önünü göremiyorsa, üç ay sonra girdi maliyetlerinin artabileceği
endişesiyle, maliyetini on bir lira olarak düşünecek ve satış fiyatını bu yeni
maliyet üzerinden hesaplayacaktır.
Kurlardaki aşırı
oynaklıkta benzer bir sonuca neden olacaktır. Üreticiler, üç ay sonraki kurları
doğru tahmin edemedikleri zaman, her şartta kurları daha yüksek tahmin etme
eğiliminde olacaktır. Merkez Bankası Başkanı’nın yılsonu kur tahminine inanan
kesim hariç hiç kimse dolar kurunu 2013 sonu için 2 liranın altında planlamadı.
Fakat Ocak ayındaki hızlı yükseliş nedeniyle mahalli seçimler sonrasına kadar
da kurun bugünkü seviyesini koruyacağı tahminine inanmayan da kalmadı.
Maliyet artışları ve
enflasyonun en büyük zararı iç talebin daralmasıdır. Kurlardaki belirsizliğin tüketicilerin
kısa vadede tüketimlerinde aşağı yönlü bir eğilime neden olacağı
hesaplanmalıdır. Üretim planlamalarının revize edilmemesi artan stoklarla
üreticilerin zor durumda kalmasına neden olabilir. Maliyet / Kar dengesinin
kurulamayışı da ya üretimde daha fazla kısıntıya gidilmesine ya da zarara neden
olacaktır.
Faiz, Kur, Kriz ve İmalat
Reviewed by KOBİ GİRİŞİM
on
19:34:00
Rating:

Hiç yorum yok:
Yorum Gönderme